Arındırma, OHAL ve Avukatlık Yapma Yasağı

Geçen yazımda, Arındırma kavramını ve Arındırma işlemlerine dair Avrupa Konseyi ve AIHM tarafından konulan ve uygulanan ilkeleri kısaca anlatmaya çalışmıştım. Bu yazıda ise Arındırma yaptırımına tabi tutulmuş bir kişinin Avukatlık ve Noterlik yapmasını yasaklamanın hukuki olup olmadığına dair Avrupa Insan Hakları Mahkemesi kararlarından bahsetmeye çalışacağım.

Arındırma bağlamında avukatlık yapma yasağına dair iki AİHM kararı bulunmaktadır: Sidabras &Džiautas v Litvanya ve Rainys & Gasparavičius v. Litvanya.

Kararların ayrıntılarına geçmeden önce 

a) AİHS’de çalışma hakkının açık olarak düzenlenmediğini, Mahkeme’nin bu hakki Sözleşme’nin 8. maddesinin (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) kapsamında kabul ettiğini ve

b) Temel haklara yapılan yasal müdahalelerin elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkelerine uygun olmasının Anayasa’mız ve Avrupa insan Hakları Sözleşmesi’nin gereği olduğu ve bu kuralın Anayasa Mahkemesi, AIHM ve Avrupa Birliği Adalet Divani içtihatlarında da kabul edildiğini, 

hatırlatmak faydalı olacaktır.

A. Sidabras ve Džiautas v Litvanya Karari

Sidabras ve Džiautas v Litvanya kararında AIHM, 1998 tarihli KGB (Arındırma) Kanunu’nun ‘Eski Gizli Servis Çalışanlarının Mevcut Faaliyetlerine Kısıtlamalar’ başlıklı 2. maddesinin AİHS’ne uygunluğunu incelemiştir. 

Söz konusu madde, SSC’nin (SSCB dönemi gizli servisi) eski çalışanlarının

a) Hükümette, yerel ve savunma kurumlarında, Devlet Güvenlik Departmanı’nda, polis, savcılık, yargı ve diplomasi servislerinde, gümrük ve kamu müfettişlik kurumlarında,

b) banka ve kredi kurumlarında, stratejik ekonomik projelerde, güvenlik şirketlerinde, özel dedektiflik bürolarında, silah taşımayı gerektiren islerde, iletişim şirketlerinde, eğitim kurumlarında (öğretmen, eğitici ve idareci olarak) çalışmasını ve ayrıca 

c) avukatlık ve noterlik yapmasını,

yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren 10 yıl süre ile yasaklamakta idi. Ve Başvurucular spor öğretmeni ve savcı olarak çalışmakta iken söz konusu yasa gereğince isten atılmış idi. 

AIHM, 

i. başvurucuların 1999’dan 2009 yılına kadar özel sektörün çeşitli alanlarında çalışmaktan yasaklanmasının ilgili kişilerin hayatlarını kazanmasını önemli derecede zorlaştıracağının ve bunun da özel hayatlarına açık bir yansıması olacağının (paragraf 48-50) 

ii. Yasaklanan (bazı) meslekler (avukat, noter gibi) ile güdülen amaç -amaç meşru da olsa- arasında makul bir ilişki kurmanın mümkün olmadığının, 

iii. Güdülen amaç ile uygulanan yaptırımın orantısız olduğunun,

iv. davaya konu yasanın ayrımcılığı önlemek için gerekli güvenceleri içermediğinin,

altını çizerek, AİHS’nin 8, ve 14. maddelerinin ihlal edilgine karar vermiştir.

B. Rainys & Gasparavičius v. Litvanya (70665/01ve 74345/01)

Özel bir şirkette hukuk müşaviri ve serbest avukat olarak çalışan başvuruculardan ilki çalıştığı şirketten diğeri de barodan 1998 tarihli Arındırma Kanunu’nun 2. maddesi gereğince atılmıştır. Başvurucular, Taraf Devlet’in AİHS’nin 8 ve 14. maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle AİHM’ne başvurmuşlardır.

Mahkeme, daha önce (Sidabrasve Džiautas davasi) kişilerin eski Sovyet Gizli Servis çalışanı olmalarını gerekçesiyle özel sektörde çalışmaktan yasaklanmasının AİHS’nin 8. ve 14. maddelerini ihlal ettiğine karar verdiğini hatırlattıktan sonra, mevcut davadaki durumun daha vahim olduğunu çünkü başvurucuların potansiyel bir mağduriyetten / riskten değil gerçekleşmiş bir zarardan şikâyet ettiklerini zira başvurucuların var olan islerini kaybettiklerini ve barodan atıldıklarını vurgulamıştır. (Rainys & Gasparavičius v. Litvanya, paragraf 34)

Mahkeme, devamla, Sidabrasv e Džiautas davasındaki kararından ayrılmak için bir gerekçe göremediğini vurgulayarak, başvurucuların Sovyet Gizli Servis çalışanı olması gerekçesiyle özel sektörde avukat olarak çalışmaktan yasaklanmasının AİHS’nin 8 maddesinde düzenlenen özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına doğrudan bir müdahale teşkil ettiğini, başvurunun özel hayata ve aile hayatına saygı ve ayrımcılık yasağı (AIHS, md, 14) bağlamında incelenmesi gerektiğini değerlendirmiştir. (Rainys & Gasparavičius v. Litvanya,paragraf 35)

Taraf Devlet bu yasağın gerekçesinin başvurucuların devlete sadakat gerekliliğini karşılayamamaları olarak savunmuş ise de AIHM, devlete sadakat gerekliliğini özel sektörde is bulabilmek için de zorunlu kılınmasının AIHS çerçevesinde meşru olamayacağını, davaya konu yaptırımın (avukatlık yapma yasağı) orantısız ve ayrımcı olduğuna karar vermiştir. 

Mahkeme sonuç olarak, AİHS’nin 8 ve 14. maddelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu kararlar ve önceki yazımda anlatmaya çalıştığım AKPM’nin 1996 tarihli ilke kararları ışığında KHK ile işlerinden atılan kişilerin avukatlık yapmaktan da yasaklanması AIHS’nin 8. ve 14. maddelerini açıkça aykırıdır.

—-

İlginizi Çekebilir:  Avrupa Konseyi Arındırma İlkeleri ve OHAL KHK’lari 

—-

Sidabras ve Džiautas v Litvanya Karari’nin ayrintili analizi icin bkz: Emre Turkut &Tom Ruys, Turkey’s Post-Coup ‘Purification Process’: Collective Dismissals of Public Servants under the European Convention on Human Rights, https://doi.org/10.1093/hrlr/ngy020