Avrupa Konseyi Arındırma İlkeleri ve OHAL KHK’ları

15 Temmuz darbe girişimini müteakiben Anayasa’nın 119-121 maddelerine istinaden ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında 120.000’den fazla kamu görevlisi, kanun hükmünde kararnamelere eklenen listeler ile kamu görevinden kesin ve süresiz olarak ihraç edildi. Bu kamu görevlileri, terör örgütleri ya da Milli Güvenlik Kurumu tarafından milli güvenliğe zararlı faaliyetleri içinde oldukları değerlendirilen örgütler ile irtibat, iltisak veya üyelik ilişkisi içinde olmakla damgalanıp bir daha istihdam edilmemek üzere kamu görevinden ihraç edilmenin yanı sıra ek birçok müeyyideye de muhatap kılındılar. Bu ek müeyyidelerin bazıları şu şekilde sıralanabilir:

a) ihraç edilen kamu görevlilerinin rütbe, madalya ve unvanları geri alındı,

b) yerel yönetimlerde seçilme yoluyla görev almaktan, öğretmenlik ve avukatlık vb meslekleri özel sektörde ifa etmekten, kamu sektöründe doğrudan ve dolaylı olarak istihdam edilmekten yasaklandılar,

c) yine bu kişilerin pilotluk, gemi adamı gibi lisansları ile kendilerinin, eş ve çocuklarının pasaportları iptal edildi.

2016-2018 OHAL dönemindeki ihraç pratiğinin tarihte bir benzeri olmasa da AKP hükümetinin ihraç kararnameleri, “Lustration” örnek gösterilerek; Türk diplomatlar, hükûmet taraftarı SETA gibi kurumlar ve hükûmet medyası tarafından savunuldu.

LUSTRATION NEDIR?

Avrupa Konseyi kontekstinde, totaliter Komünist dönem mirasını ortadan kaldırmak için alınan tedbirler olarak tanımlanabilecek Lustration, Sovyet Blok’undan ayrılıp Batı’ya entegre olan hemen hemen tüm ülkelerde -yasa ile belirlenen ilke ve usuller altında- yürütülmüş hukuki bir süreçtir. Diğer bir ifadeyle, Soğuk Savaş’tan sonra Sovyet Blok’undan ayrılan Doğu Avrupa ülkelerinde yürütülen, PolitBuro, İstihbarat ve Gizli Polis görevlilerinin devletten temizlenmesi işlemleridir.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) tarafından 1996 yılında onaylanan Eski Komünist Totaliter Sistemlerin Mirasını Ortadan Kaldırmak için Alınacak Tedbirler (Measures to dismantle the heritage of former communist totalitarian systems) başlıklı ilke kararı ve bu karara ekli kılavuz ilkeler, bu konudaki en önemli uluslararası hukuk belgesi olarak nitelendirilebilir. http://assembly.coe.int/nw/xml/xref/x2h-xref-viewhtml.asp?fileid=7506&lang=en  Avrupa Insan Hakları Mahkemesi de kararlarında bu ilke kararlarına atıf yapmıştır. (Bkz:  SÕRO v. ESTONIA, CASE OF IVANOVSKI v. THE FORMER YUGOSLAV REPUBLIC OF MACEDONIA)

Bu belgeye göre, hukukun üstünlüğü ilkesi gereğince Lustration mutlaka yasa ile belirlenecek ilkelere göre yürütülmeli, temel haklara ve demokrasiye yönelik tehditleri ortadan kaldırma amacı taşımalıdır. Ayrıca,

a) Arındırma Devlet Başkanı tarafından teklif edilecek ve Meclis tarafından onaylanacak saygın yurttaşlardan oluşan bağımsız bir kurul tarafından yürütülmelidir.  

b) Arındırma bir cezalandırma ve intikam alma aracı olarak kullanılmamalıdır.  

c) Arındırma, demokrasi ve insan haklarına bariz bir tehdit oluşturduğuna inanmak hususunda güçlü nedenler olan kamu görevi pozisyonları yani iç güvenlik politikalarının yapılması ve yürütülmesinde görevli atanmış kamu görevlileri ile insan hakları ihlali sonucu doğuracak eylemleri yapma konusunda emir verebilecek konumdaki kamu görevlileri (adli kolluk ve yargı) ile sınırlı tutulmalıdır.  

d) Seçilmişler ile özel ve yari-özel kurumlar, arındırma sürecine tabi tutulamaz. 

e) Arındırma neticesinde kamu görevinden yasaklılık, 5 yıldan uzun olamaz.

g) Hakkındaki delilleri görüp yasal yardımdan yararlanmak ve karşı delillerini de sunmak suretiyle aleni bir duruşmada adil bir şekilde kendini savunma hakkından yararlanmadan hiç kimse, arındırma yaptırımına tabi tutulamaz. 

Avrupa Konseyi Insan Hakları Komiseri de Türkiye’de Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlerin İnsan Haklarına Etkilerine ilişkin Memorandum’unda (yazıya ekli) AKPM’nin Arındırma İlkeleri ile tutarlı olarak, askeri personel, istihbarat görevlisi, polis memuru ya da hakim gibi devletin egemenlik gücünü̈ kullanan kamu görevlileri ile devletin egemenlik gücünü̈ kullanması mümkün olmayan öğretmen, akademisyen vb kamu görevlileri arasında ayrım yapılmasının zorunlu olduğunu ifade etmiş, “birinci grup için kabul edilebilecek tedbirler ikinci gruba uygulanamaz.” demiştir. (Türkiye’de Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlerin İnsan Haklarına Etkilerine ilişkin Memorandum, Para. 28.)

İnsan Hakları Komiseri ayrıca askeri personel ile hakim ve savcıların benzer tedbirlere tabi tutulamayacağını kayda geçerek şöyle demiştir: “Hakim ve savcıların gorevleriyle bağdaşmayacak biçimde davrandıklarına dair ciddi gerekçelerin mevcudiyeti durumunda, görevden alınmaları en katı incelemeye tabi olmalı ve en yüksek düzeyde delillendirme koşulu aranmalıdır. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilgili kararları bu standartlara uymamaktadır. Genel-geçer, şablonsal ve kişiye özgülenmemiş gerekçelendirmeler içerdiği kaydedilmiştir.”

AIHM, “Arındırma’nın cezalandırma olarak kullanılamayacağı” ilkesi ışığında, belirli bir mesleği yapmaktan uzun sureli yasaklamanın cezalandırma niteliğinde olduğuna karar vererek ihlal kararı vermiştir (Matyjek v. Poland). Yine mahkeme başka bir başvuruda (Sidabras and Dziautas v Lithuania), kamu sektörü ile özel sektörün belirli alanlarında 10 yıl sure ile çalışma yasağının da orantılılık ilkesini ihlal ettiğine karar vererek ihlal kararı vermiştir.

(Matyjek v. Poland ve Sidabras – Dziautas v Lithuania kararlarinin ayrintili analizi icin bakiniz: Emre Turkut &Tom Ruys, Turkey’s Post-Coup ‘Purification Process’: Collective Dismissals of Public Servants under the European Convention on Human Rights, https://doi.org/10.1093/hrlr/ngy020)

Bu ilkeler ışığında, AKP hükümeti tarafından alınan OHAL tedbirlerinin;

a) Bağımsız bir komisyon yerine Hükümet tarafından alınması,

b) İhraç öncesi savunma hakkı tanınmamış olması,

c) İhraç kararları için kişisel gerekçelendirme ve delillendirme yapmaması,

d) Bir çok insan hakkı bakımından ömür boyu hak mahrumiyeti içermesi (çalışma hakkı, seyahat hakkı, sosyal güvenlik hakkı, eğitim hakkı vs),

e) Kamunun değişik sektörlerinde çalışan kamu görevlileri arasında ayrım yapmaması,

nedeniyle, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Arındırma İlkeleri’ni ihlal ettiği açıktır.

Bu konuda çok daha ayrintili ve yetkin akademik inceleme icin bkz: Emre Turkut &Tom Ruys, Turkey’s Post-Coup ‘Purification Process’: Collective Dismissals of Public Servants under the European Convention on Human Rights, https://doi.org/10.1093/hrlr/ngy020